Menkıbeler ; EYVALLAH

Zamanında bir kişi Mürşid-i kâmil olan bir zatın dergâhına gider.

Efendim, ben size derviş olmak istiyorum. Beni dergâhınıza kabul edip ders verir misiniz? der.

Şeyh efendi; dersini verir ve şu tavsiyede bulunur,

“Evladım sana ne yaparlarsa yapsınlar ne derlerse desinler sen ‘Eyvallah’ diyeceksin”

O kişi üstadına:

“Üstadım şu külahımı al ‘Eyvallahım’ı ver” deyip dersini alır yola çıkar.

Derviş giderken bir yere gelir, acayip garaip sesler duyar, bir kadının feryat figanını işitir. Hemen içeri girer, iki adam bir kadını öldürmüş bileziklerini almaya çalışır halde iken görür.

Hırsızlar: Sen kimsin be Adam!

Derviş; Eyvallah, der.

Hırsızlar, bu esnada, durumu fırsat bilip bilezikleri alıp kaçarlar. Çevredeki komşular seslerin artmasıyla birlikte evin içine girerler yerde yatan cesedi görünce “bu kadını sen mi öldürdün?” diye sıkıştırırlar.

Derviş; Eyvallah, der.

Hemen zaptiyeler çağrılır ve adamcağız tutuklanır, hâkim karşısına çıkartırlar.

Hâkim sorar: Bu kadıncağızı sen mi öldürdün?

Derviş; Eyvallah, der.

Hâkim, her halde bu adamın akli dengesi yerinde değil, benimle dalga geçiyor, biraz içerde dursun da aklı başına gelsin, der.

Bu arada asıl kadını öldürenler altın paylaşırken kavga ederler. Biri diğerini öldürür. Öldüren adam hızlıca evine gider ve saklanır. Gece yatar, uykusunda kâbuslar görmeye başlar, kan ter içinde uyanır.

Karısı; “Ne oldu bey! hiç böyle olmazdın” deyince. Adam başından geçenleri bir bir anlatır.

Karısı: Katil adam diyerek bağırmaya başlar.

Adam kadına bir tokat atarak, azarlar. Kadında tokadı yedikten sonra doğru babasının evine gider. Başından geçenleri bir bir anlatır. Kadının babası da hâkimin yanına gidip damadını şikâyet eder. Her şeye eyvallah diyen o derviş bu arada suçlu bulunmuştur ve asılmak üzere darağacına doğru giderken, hâkim hemen bir görevli gönderir ve o suçsuz olan adamı darağacından aldırır, dervişi hâkim yanına getirirler.

Hâkim şöyle der; Katil sen değilmişsin!

Derviş: Eyvallah, der.

İdamdan kurtulan derviş o belde den ayrılıp doğruca şeyhine yanına varır.

Şeyhine; “Şeyhim; al şu eyvallah’ı, ver şu külahımı” der. Şeyh Efendi: “Evladım kaderinde bir iftiraya uğrayıp bu iftira yüzünden vefat edecektin, ancak sen, bizim duamızın yüzü suyu hürmetine ve Allah’a olan tevekkülün sayesinde kurtuldun.” Buyurur.

Araştırmacı Yazar Nuri KÖROĞLU