Kaç Türlü Evliya Vardır ?

Allah-u Teâlâ Hazretlerinin, Evliya kullarını bilip tanımanın alameti vardır. şeriatı düzgünse, ahlakı güzelse, eliyle, diliyle, şehvetiyle, kimseye zarar vermiyorsa, O insan evliyadır.

Demek ki;

Eliyle kötülük yapmazsa, hırsızlık yapmazsa, vurmazsa, diliyle başkasını incitmezse, midesine haram lokma girmezse, şehvani arzusunu başka yerlerde tatmin etmezse, Kur‘an ve sünnete tam bağlı ise, işte O insan evliyadır. Evliya, nasıl asker denildiği zaman, erinden generaline kadar hepsine asker deniliyor. Ama hepsinin rütbeleri farklı farklı, kimi Onbası, çavuş, başçavuş, asteğmen, üsteğmen, yüzbaşı ve böyle böyle, Orgeneralliğe kadar yükseliyor ise, Evliyaya da, erinden generaline kadar evliya denir, onlarında kendi aralarında sınıf ve rütbeleri vardır.

Evliya, üç türlü olur.


Birincisi;

Allah-u Teâlâ Hazretleri onu sever. Allah bilir, kendisi ise bilmez.


ikincisi;

Hem Allah-u Teâlâ Hazretleri bilir, hem de kendisine bildirir.


Üçüncüsü ise;

Buna da Ulul Azam Evliya denir. Hem Allah-u Teâlâ Hazretleri bilir, hem kendisi bilir, hem de evliya olduğunu umuma bildirir.


Evliyalar iki hal üzere olurlar;

Birincisi

Allah‘ı seven, ikincisi ise Allah‘ın sevdiği evliyadır. Birinci evliya durumunda olan yani Allah‘ı seven evliya; Belli bir yaşa kadar hata işlemiş günah işlemiş, eşkıya, harami, alkolik… gibi durumlarına pişmanlık duyup tövbe etmiş ve nefsi ile çetin mücadelelere girip, Allah‘a dost olmuştur.

İkinci Evliya ise

Ezelden temiz gelir Cenabı Zül Celal Hz.lerine ve Habibine tam bir teslimiyet gösterir, Günahı Kebair‘den ve gafletten uzak olarak büyür. ilahi Muhafaza altında olur. Bu tür evliyaya‘da Allah‘ın sevdiği evliya denir.

Nuri Köroğlu

Kamil Bir Şeyhin İnsanın Hayatı İçin Önemi

Birçok insan bir Allah dostunun ziyaretinde bulunmanın zevkini içinde yaşamak için, dünya hayatında olmasa da, vefat etmiş zatların kabri başına giderek, ziyarette bulunur. Kim bilir o Veli’nin yanında kaldığı an, taşıdığı duygu kişiyi hangi hale ulaştırır? Vefat etmiş zatların bu şekil ziyaretleri insan için manevi bir gıda olur da, ilimde derinleşen kimseler bunun ne ifade ettiğini fark etmez mi? Onların ölüleri böyle hayat sahiplerine tesirli iken, dirileri tesirsiz olur mu?

Elbette Hak Teala (c.c) dostluk kurduğu kimseleri mahcup edip, mahrum bırakmaz. Nimetlerini onlardan esirgemez. İnsanın dünyada şu kısacık ömründe kendini olgunlaştıracak kamil ve ehliyetli birisini bulması yüce Allah’ın ne büyük bir lütfudur. Kamil bir zat için, sahip olduğu güzellikleri yaşatacak kabiliyetli bir kimse bulunması da böyledir.

İslam kültürü, asırlardan bu yana şu iki sınıf topluluğun gayretleri ile korunmuş ve bizlere kadar da emanet olarak tevdi edilmiştir. Bunlar: Dini ilimleri öğrenmek ve öğretmekle meşgul bulunan şerefli alimler ile İslami edepleri yaşayan Tarikat meşayihi bulunan Kamil Mürşitlerdir. Allah’ın (cc) bu iki sınıfa lütfettiği nimetler sayesinde İslam ayakta kalmış ve diğer dinler gibi bozulup gitmemiştir. Alimlerin okuttuğu bilgiler, Tarikat şeyhleri tarafından pratikte yaşanır hale getirilerek, büyük bir kültür hazinesi oluşmuştur.

Nuri Köroğlu