SABIR -2

Evet, gerçekten âşıklar, rahat ile mihneti ayırt etmezler. Allah’dan her ne gelirse onu sineye çekerler. Bu rahattır, bu mihnettir demezler. Ahalinin zahmetine de mihnetine de, töhmetine de, katlanırlar. Fakat buna karşılık Allah indinde kendilerine misilsiz ecirler vardır. Bunun böyle olduğu birçok hadis-i şerif ile sabittir. Peygamberimiz (sav) buyurdular ki;

“Belalar önce peygamberlere, sonra evliyaya, daha sonra da sırasıyla benzerlerine ve benzerlerine havale olunur.” Bu hadis de gösteriyor ki, Şanı Mübarek ve Yüce olan Allah’ın sevdikleri de en çok bela ve musibetlere maruz kalabiliyor. Yani, Allah, sırf kullarının sabredip sabredemeyeceklerini bizzat kendilerine göstermek için onlara bela ve musibetleri verebiliyor. Şu halde bela ve musibetlere sabredip tahammül göstermek gerekir. Ta ki Şanı Mübarek ve Yüce olan Allah’ın Levhi Mahfuz’da yazmış olduğu dostluk sabit kalabilsin.

Bahtiyar kullar Allah’ın dostluğunu kazanan ve aynı zamanda bunu koruyabilen insanlardır. Belalara ve musibetlere sabredip tahammül göstermek de Allah’ın dostluğunu koruyabilmenin baş sebeplerinden biridir. Allah’ın takdiri dâhilinde olan bela ve musibetlere sabredemeyenler, O’nun dostluğunu muhafaza etmemiş olurlar.

“Ben Allah’ım! Benden başka ibadete layık hiçbir zât yoktur. Ancak Ben varım. Muhammed de Benim Habibim ve Resulümdür. Kim ki Benim hükmüme teslim olur, belalara sabreder, nimetlerime de şükreylerse işte Ben onu sıddıklar zümresinden yazar ve kendisini sıddıklarla beraber haşr ederim. Kim de Benim hükmüme teslim olmaz, belalara sabretmez, nimetlerime de şükreylemezse o da kendisine Benden başka ilah bulsun

Ey aziz kardeşim, bu sözlerde, musibetlere sabretmeyenler için büyük ihtarlar vardır. Zira görünen ve görünmeyen, bilinen ve bilinmeyen Âlemlerin Rabbi şöyle buyuruyor:

“Kim de Benim hükmüme teslim olmaz, belalara sabretmez, nimetlerime de şükreylemezse o da kendisine Benden başka ilah bulsun…” Allah korusun, Âlemlerin Rabbini ilah edinmeyen birisi ise imandan çıkar, putperest veya kâfir olur. Bütün bunlar, musibetlere sabretmenin ne derece ehemmiyetli olduğunu gösterir.

Allah yolunda sabreylemek, nefisle bir nevi mücadele etmek demektir. Zira bela ve musibetler nefse zor gelir. Onlara sabır ve tahammül göstermek için ise nefisle mücadele etmek gerekir. Allah âşıkları daimi bir nefis mücadelesi içindedirler. Bununla beraber, bela ve musibet anlarında buna ayı bir itina göstermek gerekir. Zenginlerin, fakirlerle hemhal olmaları ve onların ihtiyaç ve sıkıntıları gidermeleri bir vazife ve mükellefiyettir. Öfke halinde sabretmek ve öfkeye hâkim olmak da büyük bir sabırdır.

Efendimiz (sav) hadis-i şeriflerinde buyurdular ki;

“Nefsin hoşuna gitmeyen şeylere sabretmekte çok büyük hayırlar vardır.”

Nefsin hoşlanmadığı şeyler pek çoktur. İşte onun hoşuna gitmeyen bu şeyleri dikkat ve itina ile yapmak birer sabırdır. Mesela;

1)Beş vakit namazı vaktinde kılmak

2)Yaz günlerinde nafile oruç tutmak

3)Her türlü mal-mülk ve servetin zekâtını ve vergisini vermek

4)Fakir, yoksul ve muhtaçlara yardım etmek

5)İmkân halinde hacca gitmek nefsin hoşlanmadığı şeylerdendir. Bunları dikkat ve itina ile yerine getirmek ise sabırdır.

İbni Abbas (ra) şöyle der;

“Sabrı cemil, musibete maruz kaldığı halde bunu kimseye duyurmayan ve kendisinin bir musibete duçar olduğu ancak başkalarına sorularak öğrenilebilinen kişilerin sabrıdır. Bu musibet, ister küçük ister büyük musibet olsun. İşte musibetler karşısında bu şekilde davrananlar ancak hesapsız ecirlere kavuşurlar”

Ey Müslüman! Sakın ola ki açlık, hastalık, ileride dara düşme endişesiyle günah işlemeyesin. Bazı insanlar vardır, şöhret için günah işlerler. Bazıları dünya hırs ve tamahı sebebiyle günah işlerler. Bazıları da vardır ki nefsânî zevk ve hazlardan dolayı günah işlerler. Sen bunları düşün. Çeşitli sebeplerle bu yollara düşen kişilerin durumuna düşme. Sonra pişman olursun. Fakat son pişmanlık fayda vermez. Bu arada dikkat edeceğin en mühim hususlardan biri de şudur:

Malını, mülkünü, paranı ve diğer imkânlarını mânâsız, lüzumsuz, hevai yerlerde harcama. Bilakis Allah yolunda cemiyete ve Allah’ın mahlûkatına faydalı olacak yerlerde harca. Eğer onları hevai yollarda harcarsan sana bu dünyada faydalı olmayacağı gibi, ahirette de hesabını verip cezasını çekmek zorunda kalırsın. Malını, mülkünü ve diğer imkânlarını hevai yollarda harcamayıp da Allah yolunda harcamak da büyük sabırlar cümlesindendir. Çünkü nefis onların hevai yerlerde harcanmasını ister.

Sözün kısası; Müslüman, maruz kaldığı mihnet, meşakkat, bela ve musibetlere sabreder. Tahammül gösterir ve razı olursa Allah’ta ondan razı olur. Zira Efendimiz (sav) hadisi şeriflerinde; “Bütün belalara sabredip tahammül gösterenlerden Allah razı olur” buyurmuşlardır.

Rabbim cümlemize sıkıntı ve musibet anında sabr-ı cemil ihsan eylesin. Nimet ve lütuf hallerinde ise şükrünü eda etmeyi nasip eylesin.

Nuri KÖROĞLU