Nefsin Hastalıkları : İNATÇILIK

“(Allah iki meleğe buyurur ki:) “Haydi ikiniz, atın Cehennem’e her inatçı nankörü! ” (Kaf;24)

İnatçılık; gerek doğru ve gerekse yanlış kendi istek ve düşüncelerinde gereğinden fazla ısrarcı olmak demektir. İnadın sebeplerinin başında kibir ve gurur gelir. Kibirli insan hatalarını kabul etmek istemez ve gururuna yediremediği için, bile bile yanlışta inat eder. Peygamber (sav) Efendimiz: “Size Cennet ehlini haber vereyim mi?” buyurdu. Sahabeler: Evet, dediler. Allah Resulü, “Zayıf olan ve halk tarafından zayıf görülen her mümindir. (Cennetliktir). Allah’a yemin etse, muhakkak ki Allah onu yemininde doğru çıkarır” buyurdu. Sonra da: “Size Cehennem ehlini haber vereyim mi?” buyurdu. Sahabeler: Evet, dediler. Allah Resulü (sav): “Her katı yürekli, düşman ve kibirli kimsedir”, buyurdu.” (Müslim)
Görüyoruz ki; kibirli ve katı yüreklilikle inatçı davranan kimse bu haliyle alev azabına girecek olanların özelliklerinden taşımış olmaktadır. İnadın bir başka sebebi de galip gelme hırsıdır. Fakat bilinir ki; hırs hiçbir insanı selamete ulaştırmamış, hırsına kapılan her insan felaketlere sürüklenmiş, hüsrana uğramıştır.
“Şüphesiz insan çok hırslı ve sabırsız olarak yaratılmıştır” (Mearic;19) ayeti insanın ilk yaratılış itibariyle ne durumda olduğunu göstermektedir. Buna göre insan hırslı ve sabırsızdır. Efendimiz (sav); “Allah-ü Teâlâ’nın en sevmediği kimse, hakkı kabul etmekte inat edendir.” (Buhari) “Bilmediği bir hususta inat edene, inadından vazgeçene kadar Allah-u Teâlâ gazap eder” (İ.Ebiddünya) buyurmuştur. Hırslı ve sabırsız olarak yaratılan insan, yapısında var olan bu özellikleri daha da ilerletip inatçılığa saplanmak yerine nefsini kontrol altına almalıdır.
İnatçılığın diğer bir sebebi de cahilliktir. Bilgi ışığından yoksun kimi insanlar bilenlere sormak, bilginin gücünden faydalanma yolunu seçmek yerine; inatlarına sarılmakta ve yollarını bu şekilde bulmaya çalışmaktadırlar. Hâlbuki bilgisizce bir konuda inat etmek kişiyi perişan eder, ömrünün faydasız işlerle geçip gitmesine sebep olur.
İnadın diğer bir sebebi de çıkar düşkünlüğüdür. Kimi insanlar vardır ki yalnızca çıkarı için yanlış olduğunu bildiği halde kimi meselelerde inat edebilirler. Her zulüm düzeninde bir tarafta mazlumlar diğer tarafta da zulümle menfaat temin eden zalimler vardır. Garibanı ezerek, onlara zulmederek kendi menfaatlerini temin etmeye çalıştıkları için, sadece menfaatlerine zarar verecek diye hak ve hakikate karşı çıkarlar. Kur’an-ı Kerim ‘de bu durum şöyle açıklanmaktadır. “Ey Muhammed! Biz çok iyi biliyoruz ki söyledikleri elbette Seni incitiyor. Onlar gerçekte Seni yalanlamıyorlar; fakat o zalimler Allah’ın ayetlerini inadına inkâr ediyorlar.” (En’am; 33) Allah (cc)’ın ayetlerini inadına inkâr ediyorlar. Çünkü o ayetler zulme dayalı menfaat sistemlerine dokunuyor. İnadın mahiyetine bakınca bir yönüyle hata da olsa ısrarcı davranmayı içeriyor. Fakat hatada ısrar ve inatçılık İslâm ahlâkını taşıyan insana yakışmayan bir haldir.
İnadın bir çeşidi olan suçta ısrar ise son derece tehlikeli ve sonuçları itibariyle dikkatli olunması gereken bir haldir. Bilinmektedir ki; kibir ve gurur ağacının çürük meyvelerinden biri olan inadın sonu çoğunlukla ayıplanma ve utanmadır. Ne yazık ki insan ayıplanacağını ve utanacağını bildiği halde bu davranışından vazgeçmez. Çünkü inadın onu da içine alan bir özelliği vardır. İnatçı bu inadıyla başta zamanı olmak üzere, itibarını, saygınlığını ve daha birçok şeyi kaybeder. Bununla beraber inadı ve doğruya yaklaşmaması sebebiyle çevresindeki insanların kalplerini kırar, bulunduğu her ortamda huzursuzluğa sebep olur, üç beş günlük dünyasını kendisine zehir ettiği gibi ahiretini de perişan eder.

Nuri KÖROĞLU