Mesneviden Hikayeler; Çakalın Boya Küpüne Düşüp Boyanması ve Çakallar Arasında Tavusluk Davasına Kalkışması

Bir çakal boya küpüne düştü. Birazcık o küpte kaldı. Sonra postu boyanmış olarak çıktı. “Ben, Göklerin tavus kuşu oldum” dedi.

Onun boyalı tüyleri, hoş bir parlaklık elde etmişti. Güneş de o renklere vuruyor, parıl parıl parlıyordu. Tüylerini yeşil, kırmızı, pembe ve sarı renkte gördü. Gitti, kendini çakallara gösterdi. Hepsi de “Ey çakalcık, bu ne hal, baştan başa neşelere dalmışsın, O neşe sebebiyle bizden ayrılıyorsun. Bu ululanmayı, bu kendini beğenmeyi nereden getirdin?” dediler.

Çakallardan bazıları onun önüne geldi ve “Ey filan!” dedi. “Ya hile yapıyorsun yahut da ermişlerden biri oldun? Minbere çıkıp, hoş laflar ederek, halkı kendine bağlamak için hile yollarına sapıyorsun. Çok çalıştın, bir hal elde edemedin, sonunda hile ile utanmazlığı ele aldın.”

O renk renk olmuş çakal, kendisini kınayanın kulağına gizlice dedi ki: “Bir bana bak, bir de rengimi seyret. Hiçbir puta tapanın benim gibi güzel putu yoktur. Benim gül bahçesi gibi yüzlerce rengim var. Hoş ve güzel bir haldeyim. Bana kafa tutma. Bana secde et. Benim süsümü, parlaklığımı, rengimi gör de bana “Dünyanın varlığı ile öğündüğü kişi, dinin direği” lakaplarını ver. Ben Allah’ın lütfuna mazhar olmuşum ululuğu, büyüklüğü anlatan bir levha halini almışım. Benim varlığımda Allah’ın sırlarının şerhi vardır. Ey çakallar, aklınızı başınıza alın da bana artık “çakal” demeyin. Bir çakalda bu kadar güzellik bulunur mu?”

Çakalların hepsi de mum etrafında toplanan pervaneler gibi oraya toplandılar. “O halde ey elmasım, sana ne diyelim?” diye sordular. O da “Müşteri yıldızına benzeyen erkek tavus kuşu deyin.” cevabını verdi.

Çakallar; “Peki ama” dediler. Can tavusları, yani üstün varlıklar gül bahçelerinde salınır, cilveler ederek nazlı nazlı gezerler. Sen de onlar gibi cilveler eder misin? “Hayır” dedi. “Çöle düşmeden Sina’yı nasıl anlatabilirim?”

“Tavus kuşları gibi ötüyor musun?” diye sordular. “Hayır ötmem” dedi. “Öyle ise” dediler. “Ey yüce er, sen tavus kuşu da değilsin. Tavus kuşunun giyeceği elbise, yani renk renk olan tüyleri kökten gelir, sen renkle, iddia ile onlara nasıl benzersin?”

Açıklama: Çakaldan murad: Dış yüzünü süslemiş, güzel görünen, fakat iç yüzü yırtıcı olan, yani çakallıktan kurtulmamış olan, hayırsız kişiyi temsil etmektedir. Salih insanların kıyafetlerine bürünen, dilini şeyhlerin, ariflerin sözleri ile süsleyen; “Bana gelin ben üstün bir varlığım, kâmil insanım, sizi hakikate ulaştıracağım” diye onu bunu kandıran sahte şeyhlerin sembolü. Bu hikâye, halinden memnun olamayan, Allah’ın verdikleri ile kanaat etmeyen, takdirin dışına çıkarak, kendi nefsani arzularına uyan, fakat bir türlü huzura kavuşamayan insanların halini anlatmaktadır.

Araştırmacı Yazar Nuri KÖROĞLU